Son ilkbahar ayıydı. Tarih, 28 Mayıs’tı. Saat 22.00 sularıydı. Dünyaca ünlü bir Amerikan Hastanesinden bebek sesleri yankılanıyordu. Doğum yapan Bayan Cassie kucağına minik kızını aldı. Megafondan duyurulan cümle ise şöyleydi:
“Bir kız çocuk dünyaya gelmiştir. Annesi Cassie Monster, babası Brian Monster.”
Bay Brian, koşar adımlarla ameliyathane kapısına doğru ilerliyordu. Cassie, kızına gülen gözlerle bakıyordu. Ameliyathaneye Brian girdi, çiçeği burnunda annenin yanına oturdu. Cassie “Blair, onun adı Blair olsun” dedi. O sırada annesi küçük Blair’i öptü. Babası ise kızını okşadı ve kulağına “Blair” diye fısıldadı. Küçük Monster’ın yüzünde bir gülücük oluştu…
Blair, 5 yıl boyunca ailesinin tutmuş olduğu dadı ile bir villada yaşamıştı. Babasının durmadan süren konferansları, annesinin ise turneleri bitmek bilmiyordu. Gününü sürekli bir salıncak tepesinde geçiren Blair anne ve babasını özlüyordu. Fakat anne ve babası yoğun insanlardı, tüm kazançlarını kızları Blair’in geleceği için sağlıyorlardı. Blair henüz 5 yaşındaydı ve bunu anlayamazdı…
7 yaşında olan Blair’in okul çağı gelmişti. Parmakla gösterilen öğrencilerden biriydi Blair. 7 sene boyunca böyle geçmişti. Blair 13 yaşında iken ailesi de onun yanına dönmüştü.
8. sınıfa 1 ay kalmıştı ki babası Brian’ın işleri nedeniyle Smeldy’e taşınmışlardı. Orada da eğitimine devam etmek için başka bir okula kaydolan Blair, Emily adlı bir kız ile tanışmış, kısa sürede de arkadaşlık kurmuştu. Sürekli beraberdiler ve çok iyi vakit geçiriyorlardı.
1 yıl boyunca derslerindeki üstün başarılarından dolayı ödüllendirilmeyi bekleyen Blair ve Emily, üzücü bir haber aldı. Emily ve ailesi başka bir şehre taşınacaktı.
Emily ve Blair, tüm yaşıtları gibi sınavlara girdi. Blair, Smeldy Koleji’ni kazanmıştı. Emily’de öyle… Şimdi ise tekrar beraberler ...
4 Puan